BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ HAKKINDA GENEL BİLGİ
Dubai, Birleşik Arap Emirlikleri'nin oluşturan 7 emirlik içinde, büyüklük bakımından ikincisi. İslami bir ülke olmasına karşılık, bölgenin en rahat ülkelerinden biri. Her şey var. Ortam samimi. Herkes istediği gibi giyiniyor ve yaşıyor. Özellikle Dubai Hintli ve İranlılar'ın her alanda hakimiyetinde. Nüfusu 500 bin civarından.
"Körfezin incisi" olarak biliniyor. Bu ad da bir zamanlar buralarda yaşayanlar geçimlerini sadece denizden çıkardıkları incileri satarak sağladıkları için verilmiş. Ancak inci çıkarmak günümüzde artık yerini, ticarete bırakmış.
Birleşik Arap Emirlikleri'nin yıllık gelirinin sadece yüzde 6'sının petrolden geldiğini biliyor musunuz!
Gerisi mi nereden geliyor! Ticaretten. Evet yanlış duymadınız. Petrolden yüzde 6 gelir, yüzde 94 de, ticaretten.İnanılmaz rakamlar tabii ki bunlar.
Ülkede ticarete yön verenler ise Hintli ve İranlılar. Nereye baksanız, el atsanız karşınıza ya Hintli ya İranlı çıkıyor.
HİNTLİLER HER TAŞIN ALTINDA
Her taşın altında onlar var. Ev, sokak temizleyenler, en büyük şirketlere varana kadar her erde onlar var. Öylesine büyük bir rakama ulaşmışlar ki ülkede böylesinine çok olunca, onlara hizmet veren her türlü alt sektör de oluşmuş. Belki de dünyanın en iyi Hint lokantaları, Hint elbiseleri satan yerler burada. Hint baharatları, yiyecekleri, aklınıza gelebilecek her şey. Hintli fahişeler bile buraya yerleşmiş.
Dubai'de bindiğim taksinin şoförü, 3-5 kişi aynı odada, evde kalan Hintli kadınların, 10-15 dolara hizmet verdiklerini anlattı. Taksi şoförleri, temizlik işçileri hep Hintli.
Dubai'deki bu Hindmania öylesine büyümüş ki, hükümet artık Hintlilere oturma izni vermiyormuş.
Hintliler burada çok ucuza çalıştıkları için, Afgan ve Pakistanlılar onlara çok karşı. Çünkü ayda 100-150 dolara her türlü işi hintliler kapıyormuş.
Eskiden taksi şoförlüğü için Dubaili yetkililer adamı zor bulurken, şimdi o işi kapmak için 10 bin alırken, 2 bin 500 verip sıra kapılıyormuş.
Bu bilgiler nereden mi! Şehir içinde dolaşırken bindiğim Afgan taksi söföründen. Ben onun yalancısıyım.
Dubai sanki bir Arap ülkesi değil de, Hindistan'ın bir parçasıymış gibi duruyor karşınızda.
Ülkenin yüzde 18'i kadarı olan Birleşik Arap Emirlikleri vatandaşları ise, akşam hava kararınca, serinleyince ailesiyle dışarı çıkıyor. Alışveriş merkezlerine gidiyor. Onlar suyun başını tutmuş.
Mesela ülkede taksi şirketleri belli ailelerin elinde. Hepsi son model Toyota Camry otomobiller- tanesi Türkiye'de 70 bin- burada taksi olarak kullanılıyor. Bir emirin 5 bin taksisi varmış. Bir diğerinin 7 bin. Bunlar taksileri satın alıp sonra da Hintli, Afganlı şoförlere emanet ediyorlar. Akşamları da paraları topluyorlar.
Ülkede benzin fiyatları ucuz, taksi fiyatları da uygun olunca herkes taksiyi kullanıyor. Yollarda yürüyen insan bulmak imkansız. Özellikle şehrin yeni ve modern kesimlerinde.
Dubai'de alışverişten başka ne yapabilirim diye düşünüyorsanız o zaman da işiniz zor gerçekten. Çünkü alternatif çok. İşte onlardan bazıları.
Dubai'yi havadan gezebilirsiniz. Bunun için, amfibi özel uçaklar kullanılıyor. Kiralayan şirket ise, Emarat Link Havacılık. Tel: 2941050,
ÇÖLDE SAFARİ
Dubai'nin bir başka özelliği ise, cölde safari yapma imkanı. Dünyanın en ünlü jeepleri olan Toyota Pradalar ile, çöldeki tepeler üzerinde safari yapıp, araç sürüyorsunuz. Yanınızda sizinle birlikte gelen şoförünüz, çöl tepelerinin üzerine büyük bir hızla çıkıp sonra da kayarak kumların üzerinde aracınızı indiriyor. Farklı bir heyecan arayanlar için ideal.
BURJ EL KHALİFA BİNASI.
1,5 milyar dolar harcanarak çölün ortasında yapılan 828 metre yüksekliğindeki bina, dünyanın en yüksek binası olarak biliniyor. Bu binanın büyük bölümü rezidanslardan oluşuyor. Otelin 124,124 ve 148 katlarında seyir terası yer alıyor.
Ancak buraya çıkmak için uzun süre bilet kuyruğunda bekliyor ve yaklaşık 50 dolar en az ödeyerek bilet aldıktan sonra, dünyanın en hızlı asansörüyle yukarı çıkıyorsunuz. Ancak asansör binanın içinde ve dışarıyı göremiyorsunuz. Çünkü asansör öylesine hızlı ki, insanlar olumsuz etkilenmesin diye, dışarıyı gösteren özel ekranlar vasıtasıyla yükselmenizi izliyorsunuz.
Yukarı çıkınca ise 360 derece açıyla bütün Dubai'ye kuşbakışı görme imkanınız var. Alacağınız özel turla burada bulunan restoranda yemek de yiyebiliyorsunuz. Akşamları ise, binanın giriş katında bulunan dış mekandaki havuzda ışıkların dansını izliyorsunuz. Müzik eşliğinde havuzdaki ışıkları özel olarak ritimli olarak oynatıyorlar. Görülmeye değer bir şenlik.
Bu binanın altında bulunan Dubai Mall'da ise dünyanın en lüks markalarının ürünleri yer alıyor. Alışveriş merkezinin dekoru da çok lüks. Ayrıca içinde Dubai Akvaryumu da yer alıyor. Burada da her türlü deniz ürünlerini görme şansınız var.
BEDEVİ KASABASI
Dubai'de bulunan yerel turizm şirketleri, Dubai dışında bulunan Bedevi kasabalarına turla düzenliyorlar. Çölde insanların nasıl yaşadığı, deve sürme dersleri öğretiliyor bu gezilerde. İsteyenler atv denilen dört çekerli motorlarla çölde kumların ortasında, heyecanı tadıyor. Geceleri de buralarda, yemekler yeniliyor, çölde dansöz oynatılıyor.
DUBAİ MÜZESİ
Al Fahidi Kalesi içinde yer alıyor. 1799 yılında inşa edildiği belirtilen müze, bir zamanlar saray, askeri garnizon ve hapishane olarak kullanılmış.
Günümüzde ise, iki bölümden oluşan müze. 1970 yılında müze olarak kullanılmaya başlamış. 1995'de restore edilmiş. Müzenin bahcesinde eski Dubai yaşantısından günümüze kalan kayıklar, ev örnekleri silahlar sergileniyor.
Ama müzenin asıl çarpıcı tarafı kalenin altına yapılan ve soğutmalı yeni müze bölümü. En son teknolojik olanaklar kullanılarak Dubai'nin geçmisten bugüne bütün geçirdiği aşamalar burada size ışık, foto gösterileriyle adım adım anlatılıyor. Dubai'nin ortasından geçen 10 kilometre uzunluğundaki Haliç ve etrafında kurulan Dubai şehrinin bütün özellikleri burada.
Çöl yaşamından, geleneksel Arap evine, camilere, çarşıya, hurba bahçelerine varana kadar dubai ile ilgili her şey yer altına yapılan özel müzede sergileniyor. Çölde yapılan arkeolojik çalışmalar bir köşede size anlatılıyor. Bir başka köşede ise, balmumu heykellerle, Dubai'nin ilk kurulduğu yıllarda yaşayan bedevi kabilelerin yaşantısı gözlerinizi önüne getiriliyor.
İSTANBUL'A DA BÖYLESİ YAKIŞIR!
İnsan buraları gezerken bunun bir benzeri niye İstanbul'da yok diye düşünmeden edemiyor. İstanbul'un görkemli tarihi, balmumu heykellerle, multuvizyon gösterileriyle ortaya konulsa turistler ziyaret etmez mi, İstanbul yeni bir müze kazanmaz mı diye düşünmeden edemiyor.
Özellikle yaz günlerinin aşırı sıcaklarında burası bir kurtarıcı.. En sonunda da alışveriş merkezi var. Burada Dubai ile ilgili aklınıza gelebilecek her türlü hediyelik eşya yer alıyor. Peçeli yüzleriyle kadınların görüntülerinin yer aldığı buzdolabı süsleri, Burj El Arab oteli süsleri.
Galerilerden oluşan müzeyi geziyi bitirdiğiniz salonda ise, Dubai ile ilgili hediyelik eşyaların satıldığı alışveriş merkezi var. Müze için ufak bir yer ama ilginç ürünler yer alıyor.
Müze sabah 08.30'dan akşam 08.30'a kadar açık. Müzeyi eğer otobüs turuna katıldıysanız bedava gezebiliyorsunuz.
Ancak asıl sürpriz müzeden çıkıp da, karşı sırada bulunan sahil kesimine gittiğinizde karşınıza çıkıyor. Her şeyden önce müzenin bulunduğu yerde, her türlü sari ve ipek ürünü bulabiliyorsunuz. Çünkü Dubai Hintliler'in belki de kendi ülkeleri dışında en çok bulundukları yer olduğu için, en kaliteli Hint ürünleri burada yer alıyor. Her dükkanda farklı güzellikte sariler, ipekler, elbiselik kumaşlar alıcılarını bekliyor.
Çarşının hemen kenarında deniz de ise, İstanbullular'a aslında pek fazla yabancı olmayan, ancak görünüş olarak biraz farklı, kıçtan motorlu "dolmuş motorları" sizi karşılıyor.
ABRALAR YANİ DOLMUŞ MOTORLARI!
Bu motorlar, yüzlerce yıldan beri değişmediği belli olan bir şekilde yolcu taşıyor Körfez'in iki yakasında. Sandal bozması motorlarda, ne koltuk var oturmak için ne de sandalye. Motor bölümünün üstünde bulunan tahta zemine binenler sırayla yanyana oturuyor. Kaptan ise, oturanların arasında elinde dümen motoru çalıştırıyor ve aslında 15 dakika bile sürmeyen bir yolculukla, sizi Dubai'de toptan alışverişin ve asıl çarşıların bulunduğu Deira bölgesine taşıyor.
Abra içinde bir yanınızda kefiyeli bir Arap, bir yanda Hintli bir başkası, bir yanda sih bir Hintli vatandaş, turistler, iranlılar, Afrikalılar var. Abra'lar adeta Birleşmiş Milletler gibi... Fiyatı ise, inanılmaz. 50 cent, yani 750 kuruşa geliyor. Nefis, şehrin can damarında , halkın içinde, turist değil de orada yaşayan biri gibi keyif çatıyorsunuz.
Her sandal dolunca kalkıyor. Onlarcası peşi sıra müşteri bekliyor. Bu dolmuşlar nereye mi gidiyor. Deira'ya yani, Dubai'nin Tahtakalesi'ne gidiyor. Burası gerçekten de İstanbul'un Tahtakalesi gibi. Ancak biraz büyük! Bir sokağında mesela sadece cep telefonu satan yüzlerce dükkan var. Telefon satışları da bütün dünyaya yapılıyor. İstanbul'da, ankara'da Doğubank'ta satılan en son model telefonların tek kaynağı işte burası. Sadece cep telefonu değil. Aklınıza gelebilecek her türlü elektronik eşyayı alışveriş merkezlerinden bile ucuza almanız mümkün.
Özellikle akşam saatlerinde bu dolmuş motorlarla körfezden karşı geçerseniz, güneş batışıyla birlikte, eski Dubai ve arkasında siluet olarak yükselen gökdelenlerle dolu yeni Dubai gözünüzün önünden geçiyor bir film şeridi gibi.
Onların önünde ise, deniz kenarında Türkiye'deki mavnalar gibi deniz araçları bekliyor. Yol kenarında ise, Afrika'ya gitmek için satın alınan, binlerce ton her türlü eşya. Dubai'nin en büyük özelliklerinden biri de bu. Afrika'nın tam ortasına denk gelen coğrafi konumu nedeniyle, Afrikalı ülkelerin satıcıları buradan gelip her türlü ürünü alıyor. Sonra da binmeye korkacağınız mavnalarla denizden Afrika'ya bu ürünleri taşıyor.
Sadece Afrika değil, İran, Irak, Yemen, gibi ülkelere de bu ticaret yapılıyor. Dubai de bu şekilde petrolden değil ama ticaretten zenginliğe giden yolu aşıyor.
Abra'dan indiğiniz iskelede ise asıl şenlik başlıyor. Deira, Dubai'de hemen her türlü ürünün şehrin diğer yerlerine göre daha uygun fiyatla satıldığı yer. Yani tekrar yazmak gerekirse, şehrin büyük alışveriş merkezlerinde alabileceğiniz her türlü elektronik ürünü burada yüzde 10-20 arası daha ucuza almak imkanınız var. Tabii bu pazarlık gücünüze bağlı biraz da...
İskeleden iner inmez karşınıza çıkan sokak aralarına girdikçe gördükleriniz sizi şaşkınlığa sürüklüyor. Her türlü elektronik eşya, telefon, televizyon, müzik seti, bilgisayar. Her sokakta bir ürün satan onlarca dükkan. Saatlerce dolaşsanız bitemeyeceğiniz bir yer burası.
Orada yok yok. Baharatçılar Çarşışı, Altın Çarşısı, her türlü toptan eşya-elektronik, telefon ve bilgisayar ürünleri- dahil . Yani İstanbul'un Tahtakalesi neyse, Dubai'nin Tahtakalesi orasi.
BAHARAT ÇARŞIŞI
Burası da Deira bölgesinde yer alıyor. Dünyanın dört bir yanından gelen baharatları burada görebilirsiniz. Hala geleneksel yöntemle satış yapan dükkanlar ve satıcılar sizi bekliyor.
Bu bölgede alışveriş yapmanın da belli şartları var. Çünkü özellikle yaz aylarında buraya giderseniz, mayıs-kasim arasında, buralarda, yani açıkhavada alışveriş yapmak işkence dönüşüyor. Çünkü nem ve aşırı sıcak sokakta dolaşmayı en zor hale getiriyor. Yine de temmuz ayında Dubai'ye gitme cesaretini gösteren ben bile, akşam üstü buralarda fazla perişan olmadan dolaşabildim. Tabii biraz terleyerek, bol bol su içerek, her fırsatta klimalı dükkanlara bir şeyler alma bahanesiyle girme şartıyla.
Yani hava şartları müsait, vaktiniz varsa, buraya mutlaka gidin. Günümüzün modern Dubai'si yerine, gerçek Dubai yaşantısını ilk elden görme şansını yakalayın.
Ülke tamamen ticaret sayesinde ayakta duruyor desem yalan söylemiş olmam. Çeşitli kaynaklarda Dubai yaptığı yatırımlarla, 200 yıl boyunca sıkıntı geçirmeden yaşayacak, en azından bugünkü düzenini devam ettirecek bir gelir düzeyine eriştiği yer alıyor.
Jumeria Camisi, gece ve gündüz bir başka güzel.
JUMERİA BEACH BÖLGESİ
Dubai'nin yaz aylarında nefes almak için indiği, ama sıcaktan denize giremediği yer burası. Sehrin en lüks evleri, binaları, hatta Burj Al Arap Oteli'de bu sahilde yer alıyor. Sahilde bembeyaz kumsal insanın içini açıyor ama denize girmek yılın büyük bölümünde problemli. Çünkü su çok sıcak. Buradaki alışveriş merkezleri de bir başka güzel ve şık. Daha pahalı ürünler müşterilerle buluşuyor.
BURJ AL ARAB OTELİ...
Burj El Arab Oteli, dünyanın tek 7 yıldızlı oteli. Dubai'nin ve ülkenin prestiji. Sonuçta bir otel ama ülkenin tanıtımında etkisi büyük. 1 milyar dolara inşa edilmiş, 500 milyon dolar dekor için harcanmış. Takım elbiseyle ancak içeri girebiliyorsunuz. Önceden rezervasyon yaptıranlar girebiliyor.
Lokantalarında yemek için öyle kapıdan içeri giremiyorsunuz. Gideceğiniz günden önce rezervasyon yapıyorsunuz. Kabul edilirse, gittiğiniz gün, kapıya rezervasyon kabul faksı geliyor. İsminiz kontrol ediliyor. Otel 50 yıl full olsa bile maliyetini karşılamıyor.
175 metrekare iki katlı en ufak odanın fiyatı 1000 dolar, yüksek sezonda.
En lüks odanın fiyatı ise, 8 bin dolara kadar çıkıyor.
Düşük sezonda ise 2 kişi uçak bileti dahil bir hafta 2400 dolara kalabiliyorsunuz.
İçinde 1000 metre karelik daireler var.